Geç kalmışlığın telaşıyla sokakları adımlıyor, uzun bir Cebeci yokuşunun ardından apartmana ulaşıyoruz. Ciğerlerimiz yokuşa isyan bayrağını kaldırmışken zile basıyor ve kot 1 katına iniyoruz. Kapıyı bize Arif açıyor. Evin girişinde uzun bir hol var, holün sonunda ise salon bizi karşılıyor. Salonu biraz gözlemledikten sonra içinde iki odanın daha olduğunu görüyoruz. Ankara’daki çoğu ev böyle; odalar...
Kıymetli İlim Erbabı Prof. Dr. M.Said Hatipoğlu ile çalışma ofisinde bir araya geldik. Yaşanmış hikâyeler ve tecrübelerle yakın dönem Türkiye tarihi üzerine çeşitli değerlendirmeler dinledik. Birkaç makale kritiği yaparak ilminden faydalandık. Koridorlar, salon, çalışma odası kısacası tüm duvarlar kitaplarıyla kaplı. Burasıyla ilgili genişçe bir yazı kaleme aldığım “Balgat Yokuşu” yazımı okuyabilirsiniz.