Farklılıklarımız Zenginliğimizdir
29/06/2015 Fırat Üniversitesi
İnsanların çoğalıp, insanlığın azaldığı modern dünyada müslümanlar varlık mücadelesi vermektedir. Her geçen gün imtihanın zorlaştığına ve düşüncelerin biraz daha yozlaştığına şahitlik ediyoruz. Gün geçmiyor ki, İslam ailesinde yeni bir tartışma ortaya çıkmasın. Yeni bir yıkıma ve yeni bir kıyıma sessiz çığlıklarımızla uyanmayalım. Fıkhî tartışmalar çığrından çıkartılmakta, televizyon programları propagandaya dönüştürülmekte, eleştiriler ultimatom niteliği taşımakta. Karizmatik liderlerin, hocaların, imamların ve mollaların takipçileri hazır olda beklemekte “Vur de vuralım, söv de sövelim, sev de sevelim hatta öldür de öldürelim komutanım” emrini gözlemekte. Bu yıkım/kıyım devam ederken insanlar can çekişmekte, insanlık tarihin arka sayfasına doğru yolculuk etmekte, taze çiçeklerimiz solmakta, yeni filizlerimiz toprağın altında kurumakta. Kimsesizler yardım beklemekte, yetimlerimiz bir tebessüm gözetmekte, analarımız bir umut sesi işitmek istemektedir.
Şeriati’nin dediği gibi “ Komşunun evi yanarken seni ibadete çağıran haindir.” Müslümanların öncelikli mes’elelere önem vermesi gerekirken teferruata takılıp kalması, kendisini bir türlü aşamaması, “ en-el hak” anlayışından vazgeçememesi, geleceğimize açılan pencereleri bir bir kapatmakta aydınlık yarınlarımızı karartmaktadır. Bu durum sadece bugünümüzle alakalı değil, yarınımızla yani geleceğimizle yani gençlerimizle ez cümle varlık mücadelemizle alakalıdır.
İnsanın, doğası gereği faklı olması, farklı düşünmesi, farklı pencereden hayata bakması kadar normal bir şey olamaz. Aynı gelişim sürecinden geçen insanların, parmak uçlarının, ten renklerinin, göz yapılarının vb. şeylerinin farklı olması nasıl doğalsa; fikirlerinin de farklı olması bu kadar doğal olmalı diye düşünüyorum. Farklılıklarımız; fark yaratmalı, heyecan oluşturmalı, ufuk açmalı, düşünce geliştirmeli, çözüm üretmeli yani hayata dair, insanlık için bir umut olmalıdır. Ayrıştırmamalı, ayrılık oluşturmamalı, nifak sokmamalı, fitne saçmamalı, gündem değiştirmemeli, kırmamalı ve kardeşliğimize gölge düşürmemelidir.
Hz. Kur’an’ın ifadesiyle “ Müslümanlar birbirine karşı merhametli, inkarcılara karşı sert ve katı olmalıdır.” Birbirimize kızdığımız kadar birbirimizi eleştirdiğimiz kadar bizden olmayanlara kızmıyor ve onları eleştirmiyoruz. Birbirimizle o kadar çok uğraşıyoruz ki ne küffara vakit ayırıyoruz ne de onlara iş bırakıyoruz. Onların bize yapmadığını hatta yapamadıklarını kendi kendimize yapıyoruz. Kendi elimizle kendi kuyumuzu kazıyoruz. Bizler böyle yaptıkça rengimiz soluyor kokumuz gidiyor rüzgarımız bitiyor. Gücümüz kayboluyor, kardeşlerimizde kardeşliğimizde ölüyor.
Sonuç olarak ümmet coğrafyasının üzerinde esen rüzgar kan kokarken ve yaşadığımız topraklarda yiğitlerimiz can verirken bir vücudun azaları gibi birbirimize kenetlenmeliyiz. Birbirimize örtü olmalı, hatamızı düzeltmeli eksikliklerimizi görmezden gelmeliyiz. Doğası gereği, düşünen insanları hakir görmekten, onları yaftalamaktan ve onları karalamaktan uzak durmalıyız. Farklı şeyler üretenlere savaş açmamalı, düşüncesine katılmıyorsak ‘sana selam olsun’ söyletip geçmeliyiz. Ufak fıkhi ve siyasi farklılıkları itikatsal mevzuymuş gibi görmemeli ve böyle değerlendirmemeliyiz. Kendi elimizle Allah’ın rahmetini ve merhametini kendimiz dışındakilere kesme gibi bir hadsizliğe kalkışmamalı, her daim birbirimize karşı merhametli olmalıyız. Ve en önemlisi faklılıklarımızı birbirimizi tamamlayan zenginlik olarak görmeliyiz.
Hayat sadece siyah ve beyazdan ibaret değildir Aziz.
Hayat zannettiğin gibi sadece senin doğrularınla varlık bulmuş da değildir.
Senin gölgen dahi ten renginden farklıdır farkında mısın sen Aziz?
Farlılıkları zenginlik olarak gördüğün müddetçe hep aziz olasın sen Aziz.
Mesut ÇAÇA